Savan Günay

Bakteriler ve Virusler arası benzerlikler ve farklar….

Bakteri ve Virüslerin Benzerlikleri Öncelikle, benzerlikleri ele alalım. Bakteriler de, virüsler de aşırı küçük varlıklardır. Ortalamada 0.2-2 mikrometre büyüklüğünde olan bir bakteri, bir pirinç tanesinden ortalamada 5500 kat küçüktür. Dolayısıyla bakterileri görmek için mikroskop kullanmanız gerekir. Buna rağmen, Thiomargarita namibiensis gibi 0.75 milimetre çapa erişebilen bazı dev bakterileri çıplak gözle görmeniz mümkündür. Virüsleri görmek içinse elektron mikroskobu gibi çok daha güçlü mikroskoplar kullanmanız gerekir; çünkü virüsler, bakterilerden 10-1000 kat daha küçük olabilmektedir. Kıyas olması bakımından, en büyük virüsler olan megavirüs, pandoravirüs ve mimivirüs gibi bazı virüsler en fazla 750 nanometre (0.75 mikrometre) boya erişebilmektedir.

Bakteri ve Virüslerin Benzerlikleri

Öncelikle, benzerlikleri ele alalım.

Bakteriler de, virüsler de aşırı küçük varlıklardır. Ortalamada 0.2-2 mikrometre büyüklüğünde olan bir bakteri, bir pirinç tanesinden ortalamada 5500 kat küçüktür. Dolayısıyla bakterileri görmek için mikroskop kullanmanız gerekir. Buna rağmen, Thiomargarita namibiensis gibi 0.75 milimetre çapa erişebilen bazı dev bakterileri çıplak gözle görmeniz mümkündür.

Virüsleri görmek içinse elektron mikroskobu gibi çok daha güçlü mikroskoplar kullanmanız gerekir; çünkü virüsler, bakterilerden 10-1000 kat daha küçük olabilmektedir. Kıyas olması bakımından, en büyük virüsler olan megavirüs, pandoravirüs ve mimivirüs gibi bazı virüsler en fazla 750 nanometre (0.75 mikrometre) boya erişebilmektedir.

Hem bakteriler hem de virüsler genellikle öksürük ve hapşırık yoluyla, öpüşme veya cinsel birleşme yoluyla, kontamine olmuş yüzeylere (örneğin besinlere ve suya) temas etme yoluyla; evcil hayvanlar, büyük baş hayvanlar ve kene ile pire gibi böcekler aracılığıyla bulaşabilirler.

Her iki grup da kısa süreli hastalıklara (akut enfeksiyonlara) neden olabilirler. Ancak her iki grup da aynı zamanda uzun dönem hastalıklara (kronik enfeksiyonlara) neden olabilir. Ayrıca her iki grup da semptomatik olmayan ama aylar veya yıllar sonra etkisini gösteren gizli (latent) enfeksiyonlara neden olabilirler.

Tabii ki her iki grup da orta, ağır veya ölümcül hastalıklara neden olabilirler. İşte bu nedenle hangi mikrobun sizi hasta ettiğini tespit etmeniz gerekir. Neyse ki hastalık semptomları açısından bu kadar benzer etkilere sahip olabilen bu iki mikrop, mikroskop altında bir çam ağacı ile bir fil kadar farklı görünümlü varlıklardır.

Bakteriler

Bakteriler, çoğu zaman bağımsız olarak veya canlıların vücudunu konak olarak kullanarak yaşayabilen tek hücreli canlılardır. En az 3.5 milyar yıldır gezegenimizde var olan bakteriler, genellikle virüslere göre daha karmaşık yapılıdırlar. Buna rağmen, bakteriler prokaryotik canlılardır; yani hücrelerinde zarlı organelleri bulunmaz. Organelleri ve DNA’ları, hücre duvarının içine dağılmış haldedir.

Bakteriler hemen hemen her yerde yaşarlar. Dağların tepelerinde, okyanusların dibinde, diğer canlıların ve cansız cisimlerin dış yüzeylerinde, vücudunuzun içinde… Üstelik birçok bakteri son derece ekstrem koşullarda da hayatta kalabilir: aşırı tuzlu, aşırı asidik, aşırı bazik, aşırı yüksek radyasyon olan, aşırı sıcak veya aşırı soğuk ortamlarda… Ve bakteriler, hemen hemen her canlıya bulaşabilirler: hayvanlara, bitkilere, protistalara, mantarlara ve hatta diğer bakterilere de!

İstenmeyen bir bakteri vücudunuza girdiğinde hemen bölünüp yayılmaya başlar ve bulunduğu bölgede enfeksiyon oluşturur. En yaygın bakteriyel enfeksiyonlar boğazda, kulakta ve idrar yollarında gözlenenlerdir. Doktorunuzun isteğiyle yapılacak testin (örneğin boğaz kültürünün) sonucu pozitif çıkarsa, yine doktorunuzun reçete edeceği bir antibiyotik, bu enfeksiyonu tedavi edecektir.

Bakterilerin türünü teşhis etmek için birçok yöntem kullanılabilir; ancak genellikle ilk yapılan, hücre şekline bakmaktır. Bakteriler birçok şekle sahip olabilir: küresel yapıda (bunlara coccus denir), çubuk şeklinde (bunlara basil denir), spiral şeklinde veya virgül şeklinde (bunlara vibrio denir).

Bakteriler çoğunlukla eşeysiz olarak, amitoz bölünme denen bir yöntemle ürerler. Bu, ilkel bir mitoz bölünme gibi düşünülebilir ve tek bir hücreden, birbirinin aynısı olan iki kopya üretilir. Bazı bakteriler uygun şartlarda sadece 10 dakikada bir bölünebilirler; ancak çoğu bakterinin bölünmesi için birkaç saat geçmesi gerekir. Bu üreme hızları nedeniyle bakteriler çok hızlı bir şekilde sayılarını arttırabilirler ve çok hızlı bir şekilde evrimleşebilirler.

Unutmayın, her bakteri zararlı değildir! Peynir ve yoğurt üretiminde veya atık su arıtmasında bakterilerden yararlandığımız gibi bazı besinlerin sindirilmesinde de bağırsaklarımızdaki bakterilerden yararlanırız.

Buna rağmen, bakterilerin sebep olduğu çok sayıda hastalık vardır. Bakteriler, genellikle ürettikleri toksinler yoluyla konak hücreye zarar verirler. Örneğin kara veba hastalığı, Yersinia pestis isimli bir bakteriden kaynaklanan bir hastalıktır ve milyonlarca insanı öldürmüştür. Benzer şekilde, üretilen toksinlerden ötürü gıda zehirlenmesine neden olan da bakterilerdir. Boğmaca, menenjit, boğaz iltihabı,, kulak enfeksiyonu, idrar yolu enfeksiyonu, zatürre ve verem gibi hastalıkların tümü bakteri kaynaklıdır.

Bakterileri öldürmek için antibiyotik kullanırız. Bunlar, bakterilerin çeşitli yapısal özelliklerinden faydalanarak onların bölünme mekanizmalarını bozabilir veya doğrudan doğruya ölümlerine neden olabilir. Antibiyotikler, bakterilere karşı çok güçlü bir silah olsa da, uzun süreli, abartılı veya doğru olmayan şekillerde kullanılması halinde antibiyotik direnci adı verilen bir olguyla karşılaşılabilir. Bu, bakterilerin evrimleşerek, antibiyotiklere direnç kazanması olayıdır. Bu nedenle antibiyotiklerin hekim denetiminde ve doğru bir şekilde kullanılması gerekir

Eğer bakterilere karşı kendinizi korumak isterseniz, yapabileceğiniz en iyi şey ellerinizi doğru bir şekilde, sık sık yıkamak ve düzgün beslenip, egzersiz yaparak savunma sisteminizi güçlü tutmaktır.

Virüsler

Virüs ise yaşamak için bitki, hayvan veya bakterilere ihtiyaç duyan cansız bir parazittir. Cansız olmalarının nedeni, canlılığın gereksinimi olarak görülen vücut yapısını (organizasyonu) sürdürebilmelerini sağlayan iç aktiviteden (metabolizmadan) yoksun olmalarıdır. Virüsler, enfekte ettikleri konağın dışındaykan bir protein zırh içine hapsolmuş bir genetik malzemeden (RNA veya DNA) ibarettirler (organizasyonları vardır ama metabolizmaları yoktur). Bir konağı enfekte ettiklerinde ise protein zırhları dağılır ve DNA/RNA’dan ibaret olurlar (bir çeşit aktiviteleri vardır ama organizasyonları yoktur). Organizasyon ve iç aktivite kriterlerini aynı anda ve sürekli olarak sağlamadıkları için cansız olarak kategorize edilirler; ancak birçoklarınca “canlılığın eşiğindeki cansızlar” olarak değerlendirilirler – ki bu, evrimsel geçişe harika bir örnektir!

Virüsler, bakterilere göre çok daha küçüktür (en azından, yukarıda da sözünü ettiğimiz pandoravirüsler gibi megavirüsler hariç). Virüslerin sadece proteinden bir kılıfları ve genetik malzemeleri vardır; dolayısıyla konak olmaksızın varlıklarını sürdüremezler. Bu nedenle canlı olmayan yüzeylerde, çoğu zaman kısa sürede (birkaç saat ila birkaç gün içinde) parçalanarak dağılırlar.

Virüsler de hayvanlar, bitkiler, protistalar gibi çok çeşitli canlılara bulaşabilirler; ancak en yaygın bilinen virüsler bakteriyofaj adı verilen ve bakterilere bulaşan virüslerdir. Hatta ilginç bir şekilde diğer virüsleri enfekte edebilen virüsler de tespit edilmiştir (bunlara virofaj denmektedir). Ekstrem koşullarda yaşayan bakterileri enfekte eden bakteriyofajlar da, tıpkı konakları gibi ekstrem koşullarda varlıklarını sürdürebilmelerini sağlayan adaptasyonlara sahiptir.

Virüsler konağa bulaştıkları zaman protein kılıf içindeki DNA veya RNA’larını konağa enjekte ederler ve dağılırlar. Bu DNA veya RNA, konağın kendi DNA’sına bağlanır. Böylece konak amitoz veya mitoz yoluyla bölünürken, virüsün kendi DNA’sı da kopyalanmış olur. Hatta viral DNA/RNA, kendi kısımlarını daha sık kopyalamaya zorlar ve böylece tek bir konakta binlerce, on binlerce, kimi zaman milyonlarca virüs üretilebilir. Bu ekstra viral DNA/RNA, yeni viral protein kılıflarının üretiminde kullanılır ve bu sayede tek bir konakta çok sayıda virüs üretilmiş olur. Bu virüslerin sayısı bir süre sonra konak hücrenin taşıyamayacağı kadar çok olur. Bu nedenle konak hücre adeta “patlar” ve virüsler etrafa saçılarak diğer hücrelere bulaşabilirler. Böylece virüsler çok hızlı bir şekilde (genellikle bakterilerin üreme hızından çok daha hızlı bir şekilde) üreyebilirler. Zaten bakterilerden bile hızlı evrimleşmeleri de bu nedenledir.

Bu yüksek üreme hızları dolayısıyla, virüsler doğada bakterilerden çok daha yaygın olarak bulunurlar – ki bakteriler gezegende açık ara farkla en çok sayıda bulunan canlı grubudur. Her 1 bakteri için ortalamada 10 virüs bulunduğu düşünülmektedir. 1 metrekarelik bir alanda yüz milyonlarca virüs ve on milyonlarca bakteri bulunabilmektedir.

Virüs, vücudunuza girdiğinde sağlıklı hücrelerinizi ele geçirip onların daha çok virüs üretmelerine neden olur. Soğuk algınlığı, grip, suçiçeği, uçuk ve Hepatit B ve C en yaygın viral enfeksiyonlardandır.

Virüs, antibiyotikle tedavi edilemez; antiviral ilaçlar ise sadece virüsün çoğalmasını engellemeye ve hastalık belirtilerini azaltmaya yöneliktir, gerisi bağışıklık sisteminizin gücüne kalır. İyi haber ise, bir virüs türüyle savaşan vücudunuzun belli bir süre için o virüse karşı bağışıklık kazanmış olmasıdır.

Yine de en iyisi aşı olmaktır. Aşıyla vücuda enjekte edilen zayıflatılmış veya ölü antijenler, enfeksiyona neden olmadan vücudun antikor üretmesini ve bağışıklık kazanmasını sağlar. Virüsler hakkında daha fazla bilgiyi buradan alabilirsiniz.

Virüslerin hepsi konakları için zararlıdır ve insanlarda da birçok ölümcül hastalığa neden olan çok sayıda virüs bulunur. Örneğin çiçek hastalığı, variola virüsü isimli bir virüsten kaynaklanmaktadır. Ayrıca İspanyol Gribi olarak bilinen viral hastalık 20-40 milyon insanı, HIV isimli virüsten kaynaklanan AIDS hastalığı ise sadece 2013 yılında 1.5 milyon insanı öldürmüştür. Bunun haricinde Ebola virüsü, Zika virüsü, influenza (grip) virüsü gibi virüsler de çok sayıda insanın hayatını kaybetmesine neden olmuştur ve olmaktadır. Bronşit, nezle, öksürüklerin büyük bir kısmı da viral kaynaklı hastalıklardır.

Leave a Comment

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

MAGNAARGİ

MAGNA ARGİ BOY UZAMASINI VE BAĞIŞIKLIĞI DESTEKLER BOY UZAMASINI DESTEKLER     10 ML İÇERİĞİ: *L- ARJİNİN       500 MG *KALSİYUM       500 MG *VİTAMİN C      250 MG

Detaylar »

KİŞİSEL WEB SİTESİ

BU SAYFA VE  WEB SİTESİNİN TAMAMI 35 SENELİK KİŞİSEL HEKİMLİK DENEYİM VE TECRÜBELERİMDEN OLUŞUR …. BU SAYFADA YAZILANLAR TAVSİYE NİTELİĞİNDE OLUP, BANA AİT VE VE

Detaylar »

GÜNLÜK VİTAMİN VE ELEMENT ORANLARI

ALINMASI GEREKEN GÜNLÜK VİTAMİN VE ELEMENT ORANLARI (ASGARİ OLARAK) ERİŞKİN GÜNLÜK 1000 IÜ D VİT 25 MİCROGRAM ERİŞİKİN GÜNLÜK ÇİNKO EN AZ 15-30 MG ERİŞKİN GÜNLÜK

Detaylar »

MAGNANOVA7 30 SAŞE

7 AYRI ÜRÜN ALMAK YERİNE,TÜM DÜNYANIN KABUL ETTİĞİ 7 MOLEKÜLÜN DOYGUN DOZDA TEK BİR ŞASEDE KARIŞIMI TÜM BAKTERİ VE VİRUSLERE KARŞI DÜNYAYI SARSACAK MAGNANOVA7 ,

Detaylar »