MAGNAARGİ

MAGNA ARGİ BOY UZAMASINI VE BAĞIŞIKLIĞI DESTEKLER

BOY UZAMASINI DESTEKLER

    10 ML İÇERİĞİ:

*L- ARJİNİN       500 MG

*KALSİYUM       500 MG

*VİTAMİN C      250 MG

*ÇİNKO             7,5 MG 

*BAKIR              500 MİKROGRAM

*VİTAMİN A      400  MİKROGRAM

*VİTAMİN D3    500 IU (12,5 MİCROGRAM)

ARJİNİN

Arjinin (Arg, R) bir α-aminoasittir. L-arginin, doğada bulunan proteinlerin yapısını oluşturan 20 aminoasitten biridir. Memeli hayvanlarda, arjinin temel aminoasitlerden biri olarak kabul edilmektedir.

Organizmanın gelişim safhasına ve sağlık durumuna göre dışarıdan beslenme yoluyla temin edilmesi kaçınılmaz olabilmektedir.

Diğer birçok amino asitte olduğu gibi bu amino asidinde hem L- hem de D- isomeri vardır.

Doğada var olan isomeri L- Arjinin’dir. Bu yazıda ya da bilimsel makalelerde Arjinin L- ya da D olarak hiçbir ön ek almayarak sadece Arjinin diye bahsedilmişse, burada bahsi geçen L-Arjinin’dir.

Kreatin,ornitin,putresin,nitrik oksit(NO),üre,protamin,histonsentezinde rol alır.Arginin boy uzamasını desteklemekle beraber tek başına asla yeterli değildir…

Diğer vitamin ve minerallerin doygun dozda olması bu işlevin başarısının olmazsa olmazıdır…

Bunlar Kalsiyum,Bakır,Çinko gibi mineraller ve C vitamini,A vitamini ve D3 (kolekalsiferol vitaminidir…

Ayrıca bu kombinasyon bağışıklık sistemini ciddi oranda destekler…

Arginin vücudun boy uzamasını,kemik yapısını  etkilediği saatlerde verilmezse etki oranı düşecektir.

Arjinin alım saatleri çok önemlidir.

Bu saatler sabahın erken saatleri  gece uykudan önceki 90-120 dakikadır.

Bu saatlerde alımı çok önemlidir.

  1. ^ https://www.carlroth.com/downloads/sdb/de/3/SDB_3144_DE_DE.pdf
  2. ^ Jesse P. Greenstein, Milton Winitz: Chemistry of the Amino Acids, Robert E. Krieger Publishing Company, Malabar (Florida), 1961, S. 4, ISBN 0-89874-484-9.

D VİTAMİNİ

D vitamini biyokimyasal olarak sterol grubuna ait bir vitamin olması dolayısıyla yağda çözünebilir ve vücutta depolanabilir.

D vitamini ailesine ait sterollerden en önemlisi kolekalsiferol yani vitamin D3’tür(2). 

Beslenme ile birlikte D vitamini bitkisel ya da hayvansal ürünlerden alınabilir. Aynı zamanda güneşten gelen ultraviyole b ışınları, öncül D vitamini formlarından deride fotokimyasal olarak D vitamini oluşturabilir. Normal koşullar altında insan vücudunda bulunan D vitamininin büyük bir kısmı deride sentezlenir(1). 

Beslenmeyle alınan veya deride sentezlenen D vitamininin vücuttaki metabolik görevlerinde yer alabilmesi için aktif formuna dönüştürülmesi gerekir. Bu aktifleşme süreci öncelikle karaciğerde sonrasında da böbreklerde gerçekleşir(1). 

D vitaminin en temel görevi kemikte ve kan dolaşımında yer alan kalsiyum miktarının ayarlanmasıdır. Bu işlevini, ince bağırsaklardan kalsiyum emilimini arttırıp, böbrekler vasıtasıyla da atılımını azaltarak yerine getirir. 

Dünya üzerinde yaklaşık olarak 1 milyar insanın D vitamini eksikliği olduğu tahmin edilmektedir(8). Bu nedenle D vitamini eksikliği küresel bir sağlık problemidir ve eksikliğinin en önemli sebebi de temel oluşum mekanizması olan güneş ışığından faydalanmanın azalmasıdır(3). 

D vitamini eksikliğinde ne olur?

Kemiğin mineral içeriğinin büyük çoğunluğunu kalsiyum ve fosfor iyonları oluşturur. D vitamini eksikliğinde kemik mineralizasyonu doğru şekilde gerçekleşemeyeceği için iskelet sistemi ile ilgili birtakım problemler meydana gelir.

 Çocuklarda D vitamini eksikliğine bağlı oluşan iskelet sistemi hastalığına raşitizm adı verilirken bu durum erişkinlerde meydana geldiğinde osteomalazi adını alır. Osteomalazi gelişimi sonrası en belirgin yakınma sırt, kalça ve bacaklarda meydana gelen ağrıdır. Bu ağrı genellikle belden başlayarak vücudun diğer bölgelerine yayılır(1). Aynı zamanda D vitamini seviyesinin düşük olması dolaylı yoldan kemik yıkımını arttırması nedeniyle eğer kişide osteoporoz mevcut ise bu durumu hızlandırıp kötüleştirebilir(1). 

D vitamini eksikliği sonucu dolaşım sistemi de etkilenebilir. Yeterli düzeyde D vitamini varlığında, damar sertleşmesi daha az oluşur ve özellikle kalbin beslenmesinden sorumlu koroner damarlarda dolaşan kan akımı korunur(5). Kalp ve damarlar üzerinde bu koruyucu etkileri sayesinde kardiyovasküler tedaviye ek olarak normal vitamin d seviyeleri, kişinin tansiyonunun aşırı yükselmesi ya da kalp krizi geçirme ihtimaline karşı koruyucu etki yapabilir(5). 

D vitamini eksikliğinin ilişkili olabileceği diğer bir hastalık grubu ise psikiyatrik bozukluklardır.  

D vitamini sinir hücrelerinin sağlıklı çalışması için önemli rol oynar. 

Anne karnında D vitamini eksikliğine maruz kalan bir çocukta otizm ve şizofreni gibi yapısal bozukluklar ortaya çıkabilir(7). 

Aynı zamanda D vitamini seviyelerinin düşük olması depresyon ile de ilişkilendirilmiş olup(7), çağımızın önemli sağlık sorunları olan depresyon ve kaygı bozukluğunda D vitamini seviyelerinin normal olması hastaların tedavilerine katkıda bulunabileceği düşünülmektedir(6) . D vitamini seviyesi normal olan bireylerde yaşlanmayla birlikte ortaya çıkan durumların yavaşlaması beklenebilir(4).

Bağışıklık sistemi, cilt hastalıkları  iskelet sistemi ve kanser ,vitamin D ile ilişkisi en çok araştırılan konular arasındadır…

Referanslar

1. ‘http://www.turkosteoporozdergisi.org/archives/archive-detail/article-preview/an-pandemisi-d-vitamini-eksiklii-ve-yetersizlii/8127’

2. ‘https://www.journalagent.com/kpd/pdfs/KPD_6_2_102_113.pdf’

3. ‘https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/28516265’

4. ‘https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/28949008’

5. ‘https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/28742648’

6. ‘http://static.dergipark.org.tr/article-download/94ed/67c1/126f/5c938cc34ed79.pdf?’

7. ‘http://dergipark.org.tr/en/download/article-file/394047’

8. ‘https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK532266/’

9.’ https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/196947

KALSİYUM

Kalsiyum kemik ve dişlerin oluşumundan sorumlu mineral çeşididir. Vücutta en çok bulunan mineraldir. 

Vücudumuzda diş oluşumu ve kuvvetlenmesini, kemik oluşumu ve güçlenmesini, kasların kasılmasını, olması gereken kan basıncının sağlanmasını, kan pıhtılaşmasını sağlar. 

Kalsiyumunyaklaşık %99’u kemik ve dişlerde depolanırken, %1’i kan, kas ve diğer dokularda depolanır. Kalsiyum, aşağıdaki fonksiyonları yerine getirmeye yardımcı olur;

  • Kemik ve dişlerin gelişinin ve sağlığının korunmasında,
  • Beyin ve vücut arasındaki iletişimde,
  • Damarların gelişmesinde, 
  • Kanın pıhtılaşmasında,
  • Hücre içi iletişiminde,
  • Kas fonksiyonlarının yerine getirilmesine ve sinir iletiminde
  • Kalp atımının sağlıklı gerçekleşebilmesinde,
  • Hormon ve enzimleri serbest bırakılmasında
  • Kolon kanseri riskini azaltmada, 
  • Osteoporozu önlemede,

gibi fonksiyonları yerine getirmekte kalsiyum minerali görev alır.

Kalsiyum Eksikliği Belirtileri Nelerdir?

Günlük beslenmeden vücudun ihtiyacı olan kalsiyumu alamadığımızda, kemiklerde depolanan kalsiyum tükenmeye başlar. Sadece günlük besin tüketmemekten dolayı değil, aynı zamanda bazı besinleri aşırı tüketmekten ya da  bazı hastalıkların tedavi yöntemi, kalsiyum eksikliğine sebep olabilir

Havale,

  • Kalp ritim bozukluğu
  • Kemik kırılmaları ya da kemik çatlamaları,
  • Boy uzamasında beklenen kader  boyuna erişememe
  • Halsizlik,
  • Saç dökülmesi,
  • Kas krampları,
  • Parmaklarda uyuşma ve karıncalanma,
  • Kemik erimesi,
  • Diş kırılmaları, 

Tırnaklarda zayıflama ve kırılma

Ciddi  Kemik ve eklem ağrıları

Kalsiyum İçeren Besinler Nelerdir?

  • Süt, süt ürünler ve peynir çeşitleri
  • Tohumların birçoğu (haşhaş, chia, susam)
  • Kabuklu yemişler (ay çekirdeği, badem, ceviz, fındık)
  • Soya ve soya içeren besinler
  • Yeşil yapraklı sebzeler (brokoli, bamya, lahana)
  • Kuru incir
  • Tahin ve pekmez
  • Zenginleştirilmiş unla yapılan ekmek ve mamuller
  • Kılçığıyla yenilebilen balıklar (hamsi, papalina, sardalya)

      Günlük Kalsiyum İhtiyacı Ne Kadardır?

  • Çocuklarda ve ergenlik dönemindekiler günlük 1300 mg kalsiyum almalıdır.
  • 19 ile 50 yaş arası bireylerde günlük kalsiyum miktarı 1000 mg olmalıdır.
  • 50 yaş üzeri bireylerde ise 1200 mg kalsiyum alınmalıdır.
  • Hamile ve emziren annelerin günlük ortalama 1300 mg kalsiyum alması gerekir.
  • Günde 2 ila 4 porsiyon süt ürünleri ve/veya kalsiyumdan zengin yiyecekler yemek/içmek günlük diyetinizde yeterli kalsiyum almanızı sağlayacaktır. 

Kalsiyumun, günlük vücut ihtiyacı tüketilen besinlerden karşılanabilir. Ancak, her insan her besini bazı nedenlerden dolayı tüketemez ve bu insanların vücutlarında kalsiyum vitamini eksikliği meydana gelebilir. Bu gibi durumlarda kalsiyum vitamini vücudun gerekli kalsiyum ihtiyacını karşılamada yardımcı olur. 

       BAKIR (CU)

Bakır Minerali Nedir

İnsan vücudu ve sağlığı için oldukça büyük bir öneme sahip olan bakır; eksikliği durumunda genellikle bakır minerali takviyesi ile tedavi edilmektedir. Bakır takviyesinde vücudun ihtiyaç duyduğu miktarda bakır minerali almak oldukça büyük önem taşımaktadır.

İnsan vücudunun sağlıklı bir şekilde işlevlerini yerine getirebilmesi açısından son derece büyük bir önem taşıyan bakır; genellikle doku yenilenmesi, iskelet sisteminin güçlenmesi ve kasların gelişmesinde oldukça önemli bir rol oynamaktadır.

Bakır minerali sadece iskelet ve kas sistemi için değil; aynı zamanda deri, saç ve tırnak sağlığı açısından da oldukça büyük bir öneme sahiptir. Saçların sağlıklı bir şekilde uzaması ve yine aynı şekilde tırnakların da güçlü olması için bakır mineraline ihtiyaç duyulmaktadır. Ayrıca alyuvar oluşumu ve yeterli miktarda enerji üretebilmek için de insan vücudunda yeterli miktarda bakır minerali bulunması gerekmektedir.

Bakır Minerali hangi besinlerde bulunur?

Bakır minerali diğer birçok vitamin ve mineralde de olduğu gibi doğal besin kaynaklarında bol miktarda bulunmaktadır. İnsanların bakır ihtiyacını karşılayan besinler genel olarak; ıspanak, lahana, pırasa, patlıcan, brokoli, fesleğen, sarımsak, pancar, bal kabağı, kakao, zeytin, üzüm, kivi, maydanoz, keten tohumu, frambuaz ve ceviz olarak sayılabilmektedir. Bakır eksikliğinde görülen hastalıklar ve rahatsızlıklardan korunmak için bakır içeren gıdalar tüketmek yeterli olacaktır.

Bakır eksikliğinde görülen hastalıklar nelerdir?

Bakır insan vücudu ve insan sağlığı açısından son derece önemli bir mineraldir. Bakır eksikliğinde insanlar bir çok farklı şekilde hastalık ve rahatsızlıklar ile karşı karşıya kalmaktadır. Bakır eksikliğinde en sık görülen hastalıklar; kansızlık, yüksek kolesterol, kan hücresi yetersizliği, selenyum eksikliğinde görülen tiroid hastalıkları, devamlı uyuşukluk hissi, solgun deri, saç dökülmesi, ishal, ödem ve cilt yaraları olarak bilinmektedir. Çinko bakır takviyesi sayesinde bu sorunları yaşayan kişiler kısa bir tedavi süresi sonunda tüm bu rahatsızlıklardan ve hastalıklardan kurtularak çok daha sağlıklı bir hale gelmeyi başarmaktadır.

Kaynakça:

  • A Hypothesis and Evidence That Mercury May be an Etiological Factor in Alzheimer’s Disease.
  • Dynamics of plasma micronutrient concentrations and their correlation with serum proteins and thyroid hormones in patients with paracoccidioidomycosis.
  • Serum zinc, copper, zinc-to-copper ratio, and other essential elements and minerals in children with attention deficit/hyperactivity disorder (ADHD).

VİTAMİN C

C vitamini hangi besinlerde bulunur?

İnsan sağlığı için en önemli vitaminlerden bir tanesi olan Vitamin C; birbirinden farklı besinlerde bulunmaktadır. Hem meyve hem de sebzeler C vitamini açısından oldukça zengindir. İçerisinde en çok C vitamini bulunduran besinler ise; narenciye olarak isimlendirdiğimiz portakal, greyfurt, limon gibi meyveler başta olmak üzere çilek, kivi, ananas, mango, frenk üzümü gibi meyvelerde ve içerisinde bakır mineralinin de bulunduğu ıspanak, patates, lahana, karnabahar, bezelye, papatya, domates, kuşburnu, yeşil biber ve kırmızı biber gibi sebzelerde yoğun miktarda bulunmaktadır.

C vitamini eksikliği hangi hastalıklara yol açar?

Diğer tüm vitaminlerde olduğu gibi C vitamini eksikliği de birtakım rahatsızlıkların ve hastalıkların ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. C vitamini eksikliği nedeni ile ortaya çıkan rahatsızlıklar arasında; bağışıklık sistemi rahatsızlıkları, kas, eklem, iskelet sistemi ağrıları, diş ve diş eti hastalıkları, halsizlik, kansızlık ve demir eksikliği gibi hastalıklar yer almaktadır.
 

C vitamini eksikliğinin giderilmesi ve bu sorunların yaşanmaması için c vitamini tablet takviyesi önerilmektedir. Ayrıca c vitamini meyveler aracılığı ile alınabilmektedir. İçerisinde c vitamini olan yiyecekler; portakal c vitamini, kivi c vitamini, çilek c vitamini, elma c vitamini, nar c vitamini, domates c vitamini olarak sıralanabilmektedir.

C vitamini ne işe yarar?

Sağlıklı bir bedene sahip olmak için oldukça gerekli olan vitaminler arasında yer alan C vitamini; birbirinden farklı birçok çok faydası bulunan bir vitamindir. Özellikle D vitamini gibi bağışıklık sisteminin gelişip güçlenmesine destek sağlar, cilt kanseri hastalığının ilerlemesini yavaşlatmaya yardımcı olur, katarakt gibi göz sorunlarının ortadan kalkmasına yardımcı olur ve en önemlisi de kansızlık sorununun ortadan kalkmasında son derece etkilidir. C vitamininin en fazla bilinen yararlarından bir tanesi de yüksek tansiyonu düşürücü bir etkisi bulunmasıdır. C vitamini; hafızanın güçlenmesine, demir eksikliğinin giderilmesine yardımcı olurken aynı zamanda da gut ve anemi gibi rahatsızlıkların oluşmasını da engellemektedir.

Kaynakça:

  • Developing poly(vinyl alcohol)/chitosan films incorporate with d-limonene: Study of structural, antibacterial, and fruit preservation properties.
  • Oxidative Stress, Diabetic Retinopathy, and Superoxide Dismutase 3.
  • Co-Expression of Three Wild-Type 3R-Tau Isoforms Induces Memory Deficit via Oxidation-Related DNA Damage and Cell Death: A Promising Model for Tauopathies.

ÇİNKO(Zn)


Çinko; bağışıklık sisteminin normal fonksiyonuna ve normal DNA sentezine katkıda bulunur, hücre bölünmesinde görevleri vardır.

Çinko, büyüme, vücut dokularının gelişimi ve bağışıklık sistemi için son derece gerekli bir mineraldir. Çinko eksikliği halsizlik, sık hastalanma, saç dökülmesi ,büyümede  gerileme gibi pek çok sağlık sorununa neden olabilir. Ancak yine de doktor kontrolünde kullanılması ve bırakılması önerilmektedir.

Zinco (Çinko sülfat) nedir?

Çinko, vücudun enfeksiyonlarla savaşması ve hücre yenilenmesi için vazgeçilmez bir mineraldir. Çinko eksikliği, bağışıklığın bozulması,saç dökülmesi, yaraların geç iyileşmesi, sık hastalanma, ağız içi aftları,halsizlik tırnak yapısında zayıflama,tırnaklarda çizgilenme.cilt parlaklığının bozulması gibi pek çok sağlık sorununa neden olabilir. Bu nedenle eğer besinlerden yeterince çinko alamıyorsanız takviye kullanmanız gerekebilir.

Referanslar

1. ‘29960 sayılı Türk Gıda Kodeksi Beslenme ve Sağlık Beyanları Yönetmeliği

2.’ https://www.medikalakademi.com.tr/zinco-cinko-sulfat-nedir-ne-icin-ve-nasil-kullanilir 

VİTAMİN A

A vitamini vücutta çeşitli formlarda bulunur.

Hayvansal gıdalardan elde edilen A vitamini retinol olarak adlandırılırken, bitkisel kaynaklı A Vitamini provitamin A karotenoid olarak adlandırılır.

Karotenoidler insan hücrelerinde retinole dönüşerek A vitamini aktivitesi gösterirler. Antioksidan özelliği olan karotenoidlerin, en fazla A vitamini aktivitesi gösteren formu beta karotendir.

Vücuttaki A vitaminin fazlası ise retinil esterler halinde karaciğerde depolanır.

Lutein ve zeaksantin karotenoidleri bakımından zengin gıdalar ise katarakta karşı koruyucu özelliği vardır.

Görme için gerekli likopen prostat kanseri riskini azaltabilir.

Dokuları ve cildi sağlıklı tutar. Kemik büyümesinde ve bağışıklık sisteminde önemli bir rol oynar.

Hafif yetmezliğinde göz kuruluğu oluşabilirken, ciddi yetmezliklerde gece körlüğü ortaya çıkabilir.

Havuç, tatlı patates, kabak, yeşil yapraklı sebzeler, kabak, kavun, dolmalık biber,

Çin lahanası, sığır eti, yumurta, şeftali A vitamininden zengin gıdalardır.

A vitamini yetersizliği (AVY), çocuklarda önlenebilir körlüğün en önde gelen nedenidir.

Ayrıca ciddi enfeksiyon hastalıkları ve ölüm riskini artırmaktadır.

AVY, başta Afrika ve Güneydoğu Asya olmak üzere düşük gelirli tüm ülkelerdeki gebe kadınlarda ve en çok da çocuklarda görülen bir halk sağlığı sorunudur.

Bu durum tahmini olarak ortalama 250 milyon çocuğu etkilemektedir.

A vitamini yetersizliğinin önlenmesinde en önemli noktalardan biri bebeğin ilk altı ay anne sütüyle beslenmesi, bir diğer nokta ise çocukların A vitamini ihtiyacını karşılayabilecek besinleri tüketiyor olmasıdır.

A vitamini yetersizliği ölüm, ishal, kızamık, menenjit, alt solunum yolu enfeksiyonu, sıtma, bitot lekesi, gece körlüğü, kseroftalmi gibi birçok hastalıklara yol açabilmektedir. AVY görülen çocukların artmış A vitamini ihtiyacını karşılayarak ölüm oranında %23 ve akut kızamık hastalığı oranında %50’ye varan azalma sağlanacağı saptanmıştır.

Ulusal Sağlık Enstitüleri’ndeki (NIH) Diyet Takviyeleri Ofisi (ODS)’ne göre küçük çocuklar için günlük 300 ila 600 μg retinoik asit eşdeğerleri (RAE) alımın olmasını önerilmektedir. Bu derlemede amacımız, A vitamini yetersizliğine dikkat çekerek, bu yetersizliği önlemek adına yapılan uygulamaları anlatmaktır.

Kaynak :

  1. https://dergipark.org.tr/tr/pub/tusbad/issue/56037/734206
  2. https://ods.od.nih.gov/factsheets/VitaminA-HealthProfessional/

          *1 kutu MagnaArgi  Şurup 150 ml*

                                          Kullanım Önerisi:

                                      4-8 yaş

Sabah 1 kez 2,5 ml aç

Akşam uyumadan 2 saat kadar önce 2.5 ml

(akşam dozunun 5 ml verilmesinde sakınca yoktur.)

BU YAŞ GRUBUNDA BU DOZ KULLANIMDA

 4-8 YAŞ GRUBUNDA 1 KUTU MAGNAARGİ ŞURUP ÖNERİLEN MİKTARDA 30 GÜNLÜK DOZU İÇERİR

ÖNERİMİZ ÇOKLU PAKET SEÇENEKLERİDİR.

YOLCULUĞUMUZ UZUN SOLUKLU VE HEDEFE ULAŞMA ODAKLIDIR.

                                   8-12 yaş

Sabah 1 kez 5 ml

Akşam uyumadan 2 saat kadar önce 5  ml

8-12 YAŞ GRUBUNDA  1 KUTU MAGNAARGİ ŞURUP ÖNERİLEN MİKTARDA 15 GÜNLÜK DOZU İÇERİR

                          12 yaş ve üzeri

Sabah 1 kez 5 ml

Akşam uyumadan 2 saat önce 10 ml ‘dir

12  YAŞ  VE  ÜZERİ  1 KUTU MAGNAARGİ ŞURUP ÖNERİLEN MİKTARDA 10 GÜNLÜK DOZU İÇERİR…

ÖNERİMİZ  ÇOKLU PAKET SEÇENEKLERİDİR .

YOLCULUĞUMUZ UZUN SOLUKLU VE HEDEFE ULAŞMA  ODAKLIDIR.

Bu kullanım önerileri Gıda ve Tarım Bakanlığı mevzuat sınırları içerisindedir…

Uyarılar:

1.  Öncelikle  her ay boy ölçümü hata yapmaya neden olur

                         *Aylık boy ölçümü yapmayınız.*

Ürüne başlamadan önce sabah çıplak ayakla boy ölçümünüzü not ediniz.

2. Hep aynı yerde boy ölçümü  alınız. 

3.Asla ayakkabı veya terlikle boy ölçümü yapmayınız

4. 35 senelik hekimlik deneyimlerime göre

120  günden önce tekrar tekrar boy ölçümü sizi  endişeye(anksiyete) sokar,

Ve bu boy ölçümü rasyonel bir sonuç vermez…

Buda sizin Growth hormon(büyüme hormon) düzeyini olumsuz etkiler

İdeal  olarak 120 günde bir,boy ölçümü yapınız…

                  *MAGNAARGİ ŞURUP İÇİN HEDEFİMİZ BOY UZAMASINI DESTEKLEMEK  İSE  EN AZ 1 YIL KULLLANIM GEREKLİDİR.*

SONUÇLARA GÖRE HEKİMİNİZE DANIŞARAK

DAHA UZUN SÜRE İLE KULLANIMA DEVAM EDİLEBİLİR.

 1 şişe  MagnaArgi   4-8 yaş aralığında    30 gün   yeterli        ( 1 yıllık kullanımda 12 kutu)

 1 şişe  MagnaArgi   8-12 yaş aralığında  15 gün   yeterli        ( 1 yıllık kullanımda 24 kutu)

 1 şise  MagnaArgi    12 yaş üzerinde      10 gün    yeterlidir   ( 1 yıllık kullanımda 36 Kutu )

Bu oranlar Gıda ve Tarım Bakanlığı mevzuat sınırları içerisindedir…

                      Alım yaparken lütfen çocuğunuzun yaş grubuna ve bu oranlara dikkat ediniz..

          4 ay yani (120) gün kullanım öncesi, boy uzamasına  bakılması ciddi istatiksel  hatalara neden olur…

           Magna Argi  alımı  yaparken lütfen çocuğunuzun yaş grubuna ve aşağıdaki doz ve fiyat tablosuna  dikkat ediniz…

                                                                  MAGNAARGİ   150 ML   ŞURUP

1 kutu                 189

3   kutu               166  x 3     KUTU        499   TL              4-8 yaş   3 aylık doz          8-12 yaş     1.5 aylık doz                   69 TL  KAZANÇ

7   kutu               157  x 7      KUTU       1099  TL             4-8 yaş   7 aylık doz         8-12 yaş     3,5 aylık doz                  224 TL KAZANÇ

12 kutu              141,5 x12   KUTU        1699  TL             4-8 yaş  12 aylık doz        8-12 yaş       6 aylık doz                  594 TL KAZANÇ

                                                   12 yaş ve üstü (20 yaş’a dek)

Sabah  5 ml

Akşam 10 ml yatmadan 2 saat önce almalıdır.

                                     Mutlak hiç ara vermeden 1 yıl süre ile kullanılmalıdır.

COVİD 19, KANSER,OTİZM , NAGALAZE ENZİMİ İLİŞKİSİ

Makrofaj nedir? Makrofaj, Yunanca bir kelimeden alınmadır.

Makrofaj nedir?

Makrofaj, Yunanca bir kelimeden alınmadır.

“Büyük yiyici” olarak tanımlanabilir. Makrofaj, hücresel döküntüleri, yabancı maddeleri, bakterileri, kanser hücrelerini ve sağlıklı bir hücre olarak tanımlamak için “doğru” proteinlere sahip olmayan her şeyi yutup sindiren beyaz kan hücreleridir.

Yani vücudun çöpçüsü denebilir. Tüm çöpleri toplar, onları öğüterek zararsız hale getirir ve vücuttan atılmasını sağlar. Ayrıca lenfosit ve diğer bağışıklık hücrelerini uyarırlar. Bu yüzden bağışıklık sistemimizin en önemli elemanlarından biridir.

GcMAF, sağlıklı insanlarda doğal olarak üretilir.

GcMAF, makrofajların aktive(etkin hale getirmek) edilmesinden sorumludur. GcMAF mevcut olmadığında, makrofajlar uyarılmaz ve böylece bağışıklık sisteminden yanıt alınması zayıflar. Mevcut makrofajların vücuttaki eksikliği, vücudun dengesiz çalışmasına dolayısı ile doku tamirlerinin yapılamamasına neden olur.

D vitamini bağışıklık sistemini kronik hastalıkların saldırısından korur. D vitamini olmadan GcMAF üretilemez.

GcMAF, D vitamini aktivasyonu gerektiren bağlayıcı proteinler ve hücresel reseptörler içerir. GcMAF , yıkıcı ajanlara ve enfeksiyona karşı vücudun gözetleme ekibi olarak görev yapan makrofajları harekete geçirir.
 

Kanser hücreleri veya virüsler kendilerini bu makrofajlardan korumak için nagalase adı verilen bir enzim yaparlar. Bu enzimde, GcMAF üretimini engeller.

Böylelikle vücudun savunma sistemin kurtulurlar. Büyüyüp çoğalırlar ve yayılırlar kendilerini daha geniş alanlar elde ederler. Nagalase enzimi var olan yada dışarıdan verilen GcMAF’ı bir şey yapamaz. Sadece yapımına engel olur.
Bu yüzden vücudumuz da kanser olup olmadığını, tümörün aktifliğini, yükünü, yayılma hızını, tümörün agresifliğini, Nagalase enzimine baktırarak öğrenebiliriz. Kanser hücresi çok küçük (hatta Tomografi yada MR ile tespit edilemeyecek kadar) olsa bile bu enzim (nagalase) sayesinde kan vererek öğrenebiliriz.

Aynı zamanda yapılan kanser tedavisinin de başarılı olup olmadığını yine aynı yöntemle öğrenebiliriz. Yani enzim miktarı düşüyorsa tedavi başarılıdır diye biliriz.

Bu enzimi kanser tedavisi dışında virüslerin takibi içinde kullanabiliriz.Örn.AİDS ve Hepatit virüsleri içinde takip edilerek tedavi başarısı ölçülebilir. GcMAF tedavisi şimdilerde Otizm, Alzheimer, kalp hastalıklarında, diyabet, böcek sokmalarında, enfeksiyonlarda da kullanılmaktadır.

Tüm bu hastalıklarda da bağışıklık sistemimiz çok iyi olması gerekmektedir. Ayrıca GcMAF endokannabinoid sistemini de uyarır.

Bu sistem vücudun fonksiyonlarını düzenlemede yardımcı olarak bağışıklık sistemini olumlu yönde etkiler. Çünkü vücudumuzun tüm bezlerinde, organlarında, bağışıklık hücreleri vardır.

Otistik kişilerde anormal makrofaj savunma sistemi endokannabinoid yollarını değiştirdiği gösterilmiştir.

Otistik çocukların GcMAF ile tedavi edildiğinde otistik semptomların azaldığı ve endokannabinoid sistemin düzelmeye doğru gittiği görülmüştür. GcMAF tedavisi sadece reseptör aktivitesini değil, aynı zaman gen yapımının da düzgün olması için çalışır. Endokannabinoid sistem anksiyete ve ruh halini düzenlemeye yardımcı olur.
 

GcMAF – Kanserin Tedavileri. GcMAF (Gc Proteinden Türetilmiş Makrofaj Aktive Etme Faktörü) insan vücudunda doğal olarak oluşur ve kanser hücrelerini ve bakteri ve virüsler gibi yabancı istilacıları yok etmek için makrofajları aktive eder. Kanser, HIV ve viral hepatit gibi ciddi hastalıklar GcMAF tarafından yok edilir.

cMAF Uygulama Yolu: GcMAF uygulama şekilleri oral(ağız) yolla bağırsaklara, enjeksiyon yapılarak cilt altına yada kas dokusuna, damar yolu ile direk kana, solunum yolu ile akciğerlere uygulanabilir.

GcMAF Etkinliği: Tümör hücresini öldürür. Kanserin yayılmasını sağlayan tümör reseptörlerin azalmasını sağlar. Tümör hücrelerinin büyümesini engeller. Tümörlerin büyümesini engelleyerek kan damarlarının büyümesini önler. İyi bir immün yanıt oluşmasını sağlar. (Makrofajların aktivitesini artırır, lenfosit ve trombosit sayısını artırır. )
 

Radyoterapi ve Kemoterapi Gören Hastada GcMAF Tedavisi: GcMAF Tedavisinin Radyoterapi ve kemoterapi ile birlikte kullanılmasında bir sakıncası yoktur. Hatta etkinliğini daha fazla arttırır.
 

Yan Etki: Yan etki olarak 100 hastanın sadece birinde ateş ve egzama gibi cilt reaksiyonları görülmüştür…

Derleme,Alıntı

KİŞİSEL WEB SİTESİ

BU SAYFA VE  WEB SİTESİNİN TAMAMI 35 SENELİK KİŞİSEL HEKİMLİK DENEYİM VE

TECRÜBELERİMDEN OLUŞUR ….

BU SAYFADA YAZILANLAR TAVSİYE NİTELİĞİNDE OLUP,

BANA AİT VE VE VEYA BAŞKA İNTERNET SİTELERİNİN  RESMİ SİTELERİNDEN FARKLIDIR…

BANA VEYA BAŞKASINA AİT HİÇ BİR ŞİRKETLE İLİNTİLENEMEZ..

HEKİM OLARAK BİREYSEL WEB SİTEMDİR.

HİÇ BİR ŞEKİLDE HUKUKİ VE MEDİCAL SORUMLULUK SINIRLARINI KAPSAMAZ…

BİREYSEL HEKİM KANAATLERİNDEN OLUŞUR…

DELİL VEYA KAYNAK OLARAK  HUKUKİ PLATFORMLARDA SUNULAMAZ…

HER TÜRLÜ HUKÜKİ HAKLARI SAKLIDIR…

GÜNLÜK VİTAMİN VE ELEMENT ORANLARI

ALINMASI GEREKEN GÜNLÜK VİTAMİN VE ELEMENT ORANLARI (ASGARİ OLARAK)

ERİŞKİN GÜNLÜK 1000 IÜ D VİT 25 MİCROGRAM

ERİŞİKİN GÜNLÜK ÇİNKO EN AZ 15-30 MG

ERİŞKİN GÜNLÜK B12 1000 MG

EGZEMA (ATOPİK DERMATİT)’TE VE BRONŞİAL ASTMA’DA I S AK 4’LÜ KÜR’ÜN BAŞARISI

EGZEMA,ATOPİK ASTMA,DİRENÇLİ ALLERJİ

Egzama (Atopik Dermatit) Nedir?

Egzama (atopik dermatit) ciltte kuru, pullu yama tarzında lezyonlara ve yoğun kaşıntıya neden olan kronik bir cilt rahatsızlığıdır.

Cildin kaşınması, kırmızı kabarık noktalara, kalınlaşmış deriye ve cilt yüzeyinde açık kesiklere neden olabilir.Yoğun kaşıntı hissi uykuyu zorlaştırır; yorgunluk, okulda ve işte kötü performans, günlük yaşam aktivitelerini gerçekleştirmekte zorlanma ve genel olarak daha kötü yaşam kalitesi ile sonuçlanır.

Genetik ve çevresel faktörler egzamanın nedeni olarak gösterilmiştir: Yapılan araştırmalarda hastaların büyük bir kısmında kalıtsal olarak cildin üst tabakasını sağlamlaştıran bir proteinin eksik veya hatalı üretiminin olduğu, bu nedenle çevreden gelen alerjen maddelere karşı, diğer bireylere kıyasla, cildin daha geçirgen olduğu saptanmıştır.

Egzama her yaş ve cinsiyette insanı etkileyebilir. Egzama vakalarının çoğu çocukluk döneminde başlar, ancak yetişkin olarak ilk kez egzama gelişmesi mümkündür.

Egzama ve Alerjiler

 

Egzama bir alerji olmamakla beraber, sık olarak alerjik hastalıklarla birlikte seyreden bir durumdur. Bununla beraber, egzamalı bireylerin ciltleri diğer bireylere kıyasla bir miktar daha geçirgen olduğu için alerjen madde geçişlerine daha fazla izin vermekte, bu nedenle egzamalı bireylerde alerjik hadiselere daha sık rastlanmaktadır.

Nedenleri

Egzama (Atopik Dermatit) Nedenleri Nelerdir?

Egzamanın nedenleri arasında genetik ve çevresel faktörler yer alabilir. Genetik aktarım sonucu hastaların bir kısmında alerjiler gelişebilir; bu alerjiler de egzama için zemin hazırlayabilmektedir.

Egzama çocuklar ve yetişkinlerde; alerji, stres ve aşırı titizliğe bağlı nedenlerle de görülebilir. Özellikle ev kadınları, inşaat işçileri, kuaförler ve temizlik işçilerinde sıklıkla görülebilir.

Belirtiler

Egzama (Atopik Dermatit) Belirtileri 

Egzamanın belirtileri kişiden kişiye değişmekle beraber, bebekler ve küçük çocuklarda lezyonlar genellikle dirsek, diz, kafa derisi ve yüz bölgelerinde görülür.

Daha büyük çocuklar ve yetişkinlerde ise genellikle eller, ayaklar, kol içleri ve dizlerin arkası lezyonların daha sık görüldüğü bölgelerdir.

Semptomlar şunları içerebilir

  • Kuru, pullu lezyonlar
  • Kuru bir cilt
  • Ciltte kalınlaşma
  • Deride su toplanması
  • Ciltte kızarma ve şişlik
  • Cilt renginde değişiklikler
  • Duyarlılık ve hassasiyet
  • Kaşıma esnasında ciltte olan yaralanmalar.

Tanı Yöntemleri

Egzama Nasıl Teşhis Edilir?

Dermatolog tarafından muayene bulguları ve ciltteki belirtilerden yola çıkarak egzama teşhisi koyabilir.

Bunun yanı sıra, egzamalı kişilerde sık görülen bir takım alerjik durumları tespit etmek için Deri Prick Testi ve kan testi gibi bir takım alerji testleri istenebilir.

Tedavi Yöntemleri

Egzama Tedavisi

Egzama için bir tedavi kesin bir yoktur; ancak, uygulanan tedaviler ile cildin korunması, kaşıntının giderilmesi, iltihap ve enfeksiyonların önlenmesi veya kontrol altına alınması mümkündür.

Kapsamlı bir tedavinin hedefleri şunlardır:

Cilt Hasarının Önlenmesi

Cildin aşırı sıvı kaybını ve kuruyarak çatlamasını engelleyecek nemlendiriciler ile cilt bariyerini sağlamlaştıracak nemlendiriciler tedavide kullanılabilir.

Yangı Reaksiyonunun Azaltılması

Egzamalı bireylerin ciltlerinde genel olarak kuru, kızarık ve kaşıntılı yangı bölgeleri bulunmaktadır. Bu yangı reaksiyonlarının önlenebilmesi için steroid içeren kimi yüzeyel kremler kullanılmaktadır.

Yüzeyel kremler yeterince güçlü olmadığında, aşağıdaki gibi yangı reaksiyonunun daha kısa sürede kontrolünü sağlamak için aşağıdaki gibi daha geniş kapsamlı tedaviler de kullanılabilir:

  • Ağızdan veya damar yoluyla alınabilecek kortikosteroid içerikli tedaviler
  • Bağışıklık sisteminin aşırı çalışmasını engelleyebilecek diğer ilaçlar
  • Fototerapi: Cilt lezyonlarının morötesi ışıklar kullanılarak tedavisi

Kaşıntının Giderilmesi

Antihistaminikler kaşıntı için temel tedavi olarak uzun süredir kullanılmaktadır. Hastaların gece boyunca daha rahat uyumalarına yardımcı olur.

Enfeksiyonu Önleme

Cilt yüzeyinde oluşan çatlakların enfekte olması halinde antibiyotikler kullanılabilir. Hekiminiz tarafından aksi belirtilmedikçe düzenli olarak ilaçlarınızı kullanmayı ihmal etmeyin.

Bunların yanı sıra, hekiminize de danışabileceğiniz, hassas cilt türleri için tavsiye edilen ürünlerin kullanılması, kaşıntıyı arttırabilecek yünlü, dar kıyafetlerden kaçınılması gibi yaşam tarzı değişikliklerinden de hastalar fayda görmektedir.

Egzama (Atopik Dermatit) Bulaşıcı Mıdır?

Egzama, çocukluk döneminde başlayıp ileri yaşlarda ise astım ve saman nezlesi gibi hastalıklarında habercisi olan kronik bir hastalıktır. Egzama hastalığı ciltte kurumaya bağlı yoğun bir kaşıntı şeklinde görülür ve bulaşıcı bir hastalık değildir. 

Saç Derisinde Egzama

Egzama sadece ciltte değil aynı zamanda saçlı deride de görülebilir. Saçlı deride görülen egzama seboreik dermatit bilinmektedir. Seboreik dermatitin en önemli nedenlerinden birisi cildin yağlılık oranıdır. Yağlanmaya bağlı olarak kızarıklık ve kaşıntıyla birlikte küçük kabuklanmalara neden olur. 

Saç derisinde meydana gelen egzama derinin pullu ve kepekli görünmesine neden olur, bu da kişileri oldukça rahatsız edebilir. Saç egzamasında ortaya çıkan belirtiler arasında saç derisinde kızarıklık, kaşınmalar, yağlanma, hassasiyet ve dökülmeye neden olabiliyor. 

Seboreik dermatit burun kenarları, alın bölgesi, yanaklar ve kaşlarda da kabuklanma şeklinde gözlemlenebilir. Seboreik dermatit özel şampuanlar ve losyonlar kullanılarak tedavi edilebilir bir hastalıktır. Seboreik dermatit bulaşıcı bir hastalık değildir. 

Bebeklerde ve Çocuklarda Egzama

Çocuklarda ve bebeklerde görülen egzamayı tedavi etmek için öncelikle nedenini bulmak gerekir. Bebeğe ya da çocuğa dokunabilecek besin içerikleri veya (ıslak mendil, krem ya da benzeri ürünleri) kimyasal maddeleri uzak tutmak gerekir. 

Çocuklarda ya da bebeklerde görülen egzamada cildi nemli tutmak çok önemlidir. Kullanılacak olan nemlendirici ürünleri organik seçmek ve kimyasal ürünlerden uzak tutmak gereklidir. Ayrıca giydirilecek kıyafetlerin %100 pamuklu ürün olması tercih edilmelidir, yünlü ürünlerden uzak durulmalıdır. 

Egzama Tedavisinde Ne Tür İlaçlar Kullanılır?

Egzamanın tedavisinden önce hangi tipi olduğu belirlenmelidir. Hastalığın öyküsü, hastalığın seyri ve daha önce tekrarlayıp tekrarlamadığına göre tedavi yöntemleri değişebilmektedir. Örneğin; seboreik egzama şampuan ve özel losyonlarda tedavi edilebilirken, atopik egzama da ise hastaya öncelikle kortizonlu ilaçlar veya kremler verilebilir.

I S A K LİKİT BUTİK 30 ML  KÜR İSE ÖNCE IMMUN DETOXU HEDEFLER, ARDINDA REÇETE EDECEĞİM MOLEKÜLLERLE BU SORUNU AŞARIZ İNANCINDAYIM…

MAGNANOVA7 30 SAŞE

7 AYRI ÜRÜN ALMAK YERİNE,TÜM DÜNYANIN KABUL ETTİĞİ 7 MOLEKÜLÜN DOYGUN DOZDA TEK BİR ŞASEDE KARIŞIMI TÜM BAKTERİ VE VİRUSLERE KARŞI DÜNYAYI SARSACAK MAGNANOVA7 , MAGNANOVA7.COM ‘DAN ONLİNE ALIM YAPABİLİRSİNİZ…

MAGNANOVA7 BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİZİ OPTİMİZE EDER…

COVİD İLACI VEYA BAŞKA HASTALIKLARIN İLACI DEĞİDİR…

TEDAVİYE DESTEK SAĞLAR.

BAKANLIK ONAYLI OLUP,RUHSATLANDRILMIŞTIR

KURUMSAL SİTESİNDEN ÜLKEMİZE VE YURT DIŞINA YASAL  OLARAK

SATIŞA SUNULMUŞTUR…

BU SAYFADAKİ HİÇ BİR GÖRÜŞ BEYAN KURUMSAL SİTEMİZLE İLİŞİKLENDİRİLEMEZ

BENİM 32 YILLIK HEKİMLİK TECRÜBELERİMİ İÇERİR.

Kara Mürver (Sambucus Nigra) meyvesi, B-Glukan, Çinko, Kuarsetin, Magnezyum, D3 vitamini,ve B12 vitamini ile zenginleştirilmiştir.

 
1 kutu MagnaNova 30 saşeden oluşmuştur.
 

Her Bir saşede :

300 Mg Kara Mürver Ekstresi, 

200 mg B- Glukan

15 mg Çinko,

200  mg  Kuarsetin,

1mg(1000 mikrogram) B12 vitamini

1000 İÜ (25 mikrogram) D3 vitamini,

135 mg Magnezyum elementi bulunur…

 Ürünümüz,26 Ocak 2017 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan 29960 sayılı Türk Gıda Kodeksi Beslenme ve Sağlık Beyanları Yönetmeliğine uygun şekilde üretilmiştir..

MAGNANOVA7 FİLİGRAMLI OLARAK ŞU AN İÇİN MAGNANOVA7.COM ‘ DIŞINDA HİÇ BİR YERDE SATILAMAZ…

İNTERNET PAZAR YERİ VE ECZANE ENTEGRASYONUMUZ DAHA SONRA OLACAKTIR…

DÜNYAYI SARSACAK 7 Lİ DOYGUN DOZDA 

Öncelikle  11 yaş üstü herkes günde 1 şase sabahları aç karna veya yemekten 30 dakika sonra kullanabilir…

Su veya meyva suyu ile alınır…

100 ml (bir çay bardagı dolusu  su ile araması daha hoş olabilir)

1 bardak (200 m) ilede alınır…

Süt ve süt ürünleri ile alınmaz

4-10 yaş arası hekiminize danışarak günde 1 kez sabah  yarım şase(1 çay kaşığı verilebilir…

her gün alınması tavsiye edilir…

4 ayda 1 kez Çinko,B12,D vit kan düzeyinize baktırınız…

MagnaNova 7 12 ay kullanım ideal sonuçlar verir…

Amaç kan D vitamini düzeyini 80-120 nanogram/ml,B 12 düzeyini 1000-1400 pg/ml  Çinko seviyesini 200-250 mg/dl  yapmayı hedeflemektir..

Bu 3 lü bağışıklığınızın temelidir. 4 ayda bir kan düzeyinize baktırarak bu rakamları hedeflemeliyiz…(eski labaratuar çok düşük olan  değerleri mutlak bu parametrele göre hızlıca güncellenmelidir)

MAGNANOVA 7 

Sadece Element ve Vitamin içermektedir…

MAGNANOVA7 DEKİ L.QUERCETİN DOZU DOLAYISI İLE 

SAĞLAM İNSANLAR DIŞINDA,CİDDİ EFORA DAYALI SPOR YAPAN HERKESİN KULLANMASI 

SON DERECE FAYDALIDIR…

Her türlü kronik hastalığı olan( diabet,hipertansiyon,kalp hastalığı,bağ dokusu ve romatizmal hastalıklada -hipo ve hipertroidi rahatsızlıklarında,Bağ dokusu hastalıklarında v.b hastalıklarda) çekinmeden kullanılabilir…

Sadece böbrek yetmezliği  tanısı alanlarda hekiminize danışarak kullanınız…

UNUTMAYIN MAGNANOVA7 DIŞINDA, HİÇ BİR GIDA TAKVİYE ÜRÜNÜNE ARTIK İHTİYACINIZ YOKTUR..

MAGNANOVA İÇİNDE SAMBUCUS NİGRA BULUNDUĞU VE ,BU MOLEKÜLDE GÜNLÜK C VİT İHTİYACINIZIN TAMAMI OLDUĞU İÇİN İMAGNANOVA 7 ‘YE AYRICA C VİTAMİNİ EKLENMEZ…

TEDAVİLERE DESTEK KULLANIM ALANLARI AŞAIGIDADIR.

–     COVİD 19’DA TEDAVİYE DESTEK AMAÇLI KULLANILIR,DOZUNU HEKİMİNİZ BELİRLEMELİDİR…

–   Her türlü viral ve bakteriyel enfeksiyon

–     Tekrarlayan Boğaz Enfeksiyonları,
–      Fazla antibiotik kullanım öyküsü,          
–      Sık hastalanma,hastalıkları ağır geçirme
–      Kronik hale gelmiş Sinüzit vakaları…

–      Vitiligo  

–      Bronşial Astım tanısı alıp, kortizon ve türevi, tedavi görenler    ( Ağız yoluyla veya buharize ventolin ve montelukast v.b. türevi ilaçlar kullananlar)  
–      Atopik Dermatit    

( Özellikle geçmeyen Allerji olguları ve Bronşial Astma olgularında  I S A K 4 lü kür  son derece  BAŞARILIDIR….
–      Acut Larengit atakları (Krup)
–      Pfpa sendrom epizotları  
–      Bağ dokusu Hastalıkları
–      Gebeliğin her evresinde  
–      Konsantrasyon güçlüğü, Bellek zayıflaması
–      Menier ve Menieriform Vertigo
–      Sık tekrarlayan ağız içi aftları
–      Saç dökülmeleri.saç zayıflığı
–      Tırnaklarda çizgilenme,güçsüzlük,
–      Kronik yorgunluk Sendromu,
–      Baş Ağrısı epizodları,
–      Uyku Bozuklukları,
–      Kronik İlaç kullanım zorunluluğu olan bireyler,
–      Dikkat dağınıklığı,
–      Depresif epizodlar  

–      Ankilozan spondilit

–      Aşırı  terleme sorunları
–      Immun sistem Bağ dokusu hastalıkları
–      Hatalı reflu tanıları
–      Diabet gibi Immun sistemi baskılayan hastalıklarda

–      Bağırsakların inflamatuar hastalıkları

–       Romatizmal proçesler

–       Henoch Scönlein purpurası

–       Hashimato troidi

–      Hipertroidi , Guatr ,Zehirli guatr,

–       I T P (IMMUN TROMBOSİTOPENİK PURPURA)

–       Multipl Skleroz(MS) ataklarını çok azaltma

–       Kronik hale gelmiş boyun bel sırt ağrıları

–      Allerjik kökenli reflu ve özafajitler

      Ülseratif kolit

–       Kronik hastalığı olanlarda koruma sağlar…

–         Kawashaki sendromu

–         SLE

( Akcıger,kalp hastalıkları,Amfizem Astım gibi proçeslerde belirtileri minimuma indirir)

 –        Demir eksikliği

 –        B12 Eksikliği

 –       Çinko Eksikliği

 –       D vitamini eksikliği   

–        Magnezyum eksikliği

 –       Dikkat eksikliği ve Hiperaktivite

 –       Başlangıç Alzheimer olguları

 –        Uyuşuklu,el ayakta karıncalanma

 –         Huzursuz Bacak Sendromu

 –         Reiter sendromu

–         Tri semptom Behçet hastalığı

–        Otizm’in agresiv belirtilerinin azaltılmasında

–       Öfke kontrol sorunlarında

Boy uzaması( Epifiz plakları kapanmamış ise)  16 -18 yasa dek (erkek ve kız) I S AK 4 ‘LÜ KÜR OLDUKÇA BAŞARILIDIR…

–       Yoğun çalışan sağlıklı bireyler

–   Tüp Mide ameliyatı olanlar,Vegan beslenenler

–   Mide Botoxu uygulatanlar

– Dikkat eksikliği ve Hiperaktivite bozukluğu

yukarıdaki hastalıklarda tedaviyi destekler..

Lakin Fenil ketonüride hekime danışılarak kullanılmalıdır.(sorbitol mevcuttur)

L-QUERCETİN

1) Quercetin Beyin hücrelerini Korumayı destekler

2) Quercetin Bağışıklık Sistemini destekler.

3) Quercetinin Anti-inflamatuar etkisi

4) Quercetinin Yaşlanmayı ciddi yavaşlatır

5) Quercetin Kanserli hücre çoğalmasını önler

6) Quercetin Antibakteriyel etkisi ve antiviral etkisi vardır…

8) Quercetin, Obeziteyi önlemede ciddi etkilidir

9) Quercetin, Diyabeti Belirtilerini azaltabilir.

10) Quercetin Romatoid Artrit Belirtilerini ciddi anlamda azaltır.

11) Quercetin, Kalp sağlığınız için  iyidir         

12) Quercetin, Her türlü Alerjide başarılıdır.

13) Quercetin Bağışıklık Sistemini Geliştirir.

14) Quercetin, Kan Basıncını düşürmede etkilidir.

15) Quercetin, Seks hayatınızı iyileştirebilir

16) Quercetin  Astım Tedavisidinde bşarılıdır.

17) Quercetin Gözlerin Korunmasını destekler.

DÜNYA PİYASASINA ÇOK YENİ GİRMESİNE RAĞMEN 

GIDA TAKVİYELERİ ARASINDA, HAKLI YERİNİ ALMIŞTIR…                                                                                                                                                                                                                  

MAGNA NOVA7’NİN doygun dozlu                                                                                                                                              7 MOLEKÜLÜNDEN BİRİDİR…


D VİTAMİNİ

1)Immun sistemin güçlenmesinin lokomotiv moleküllerinden biridir.

2)Viral ve Bakteriyel Hastalıklara karşı ciddi korur. …

3)Bağışıklığın altın vitaminlerindendir…

4) Erkeklerde sperm sayısı ve kalitesini çok ciddi arttırır…                                                                                                          5)Kemik sağlamlığını korur.

6)Solunum yolu  enfeksiyonlarını azaltmaya destek olur

7)Sağlıklı hamilelik için gereklidir. …

8)SAĞLIKLI BOY UZAMASININ OLMAZSA OLMAZIDIR…

9)Yüksek dozlarda Kanseri önlemede ve metastazlarında çok önemlidir

10)Yüksek dozlarda Doğurğanlığa katkısı olduğu çeşitli makalelerde mevcuttur.                                    

MAGNA NOVA7’NİN doygun dozlu                                                                                                                                              7 MOLEKÜLÜNDEN BİRİDİR…

ZN (ÇİNKO)

1)Bağışıklığı ciddi anlamda yükseltir…

2)Eksikliğinde ciddi ağız içi ve dudak kenarı lezyonları görülür…

3)Saçları güçlendirir ve ipeksi bir görünüm verir…

4)Tırnak yapısını güçlendirir,tırnaktaki ,kırılma,çizgilenme  ve beyaz noktaları 

giderir…

5)Cilt yapısını canlandırır,kırışıklıkları azaltır. Cilde sağlıklı  bir görünüm verir…                                                                                                                          

6)Ciddi eksikliğinde tad ve koku alma duyusu sorunları yaşanabilir…

7) Makula dejenersyonu önler…(Sarı Nokta)

8) Yara iyileşmesini hızlandırır. 

9)Kronik yorgunluğa iyi  gelir.                                                                                                                                                                          

MAGNA NOVA7’NİN doygun dozlu                                                                                                                                              7 MOLEKÜLÜNDEN BİRİDİR…

B12 VİTAMİNİ

1)Hücre yaşlanmasını geciktirir…Cildi parlaklaştırır…                                                   

2) Karbonhidratları enerjiye çevirip, şeker kullanımını iyileştirdiği için beynin ihtiyacı olan şeker metabolizmasını düzenleyerek unutkanlığı ciddi  bir biçimde engeller.

3) Meme, kolon, prostat, akciğer kanserlerine karşı koruyucu etkisi vardır.

4)Bağışıklık sistemini ciddi güçlendirir….

5) Kilo kontrolü konusunda çok önemlidir, B12 vitamini, vücut enerjisini artırdığı için halsizlik ve yorgunluğun önüne geçer.

6)Panik atak ,Anxiete(iç huzursuzluğu) Depresyonun önlenmesine yardımcıdır…

7)bBel boyun,sırt ağrıları,sinir kavşaklarında oluşan kronik ağrılara

Çok iyi geldiğine dair yerli ve yabancı yüzlerce tıbbi makale mevcuttur…

MAGNA NOVA7’NİN doygun dozlu                                                                                                                                              7 MOLEKÜLÜNDEN BİRİDİR…

SAMBUCUS NİGRA(KARA MÜRVER)  

1)Bağışıklığı ciddi anlamda yükselttiği  uzun yıllardır bilinmektedir…

2)Üst solunum yolu enfeksiyonlarına,Öksürüğe ,Ateşe,Yorgunluk,Baş ağrısı,boğaz

Ağrısı gibi grip benzeri belirtilere uzun yıllardır iyi geldiğinden dolayı,Geleneksel tıpta

Güvenle kullanılmaktadır.      

3)Bel,Boyun ağrısı romatizmaya,cilt ödemine iyi geldiğine dair pek çok makale  mevcuttur…   

MAGNA NOVA7’NİN doygun dozlu                                                                                                                                              7 MOLEKÜLÜNDEN BİRİDİR…

   B-GLUKAN

1) Bağışıklık sisteminin ciddi bir şekilde uyarılmasına yardımcı olur….

  2) Kolesterol seviyesini düşürür.
  3) Kalp sağlığını arttırmaya yardımcı olur.
  4) Kan şekeri seviyelerinin düzenlenmesine yardımcı olur.
  5) Bağışıklık sisteminin uyarılmasına yardımcı olur.
  6)Yorgunluk, stres, mevsim geçişleri, nezle ve üst solunum yolları enfeksiyonları gibi hastalıklarda destek ürün olarak kullanılmaktadır.
  7) Egzama, dermatit ve yaralara da haricen kullanılmaktadır.     

MAGNA NOVA7’NİN doygun dozlu                                                                                                                                              7 MOLEKÜLÜNDEN BİRİDİR…

MAGNEZYUM     

  1)Sağlıklı kemik gelişimini destekler.

  2)Kalsiyum emilimine yardımcı olur.

  3)Diyabete karşı koruyucudur.

  4)Kalp sağlığını gözetir.

  5)Migrene bağlı baş ağrılarını hafifletir.

  6)Adet öncesi sendrom belirtilerini hafifletir.

  7)İnflamasyonu (iltihabı) azaltır.

  8)Egzersiz performansınızı yükseltir.

  9)Huzursuz bacak sendromu ve kas kramplarına iyi gelmektedir…

MAGNANOVA7’NİN doygun dozlu 7 MOLEKÜLÜNDEN

BİRİDİR….

      WWW. MAGNANOVA7.COM     

     ONLİNE SİPARİŞ TÜRKİYE SİTESİ

KİŞİSEL HEKİM KANAAT SAYFAMDIR, MESLEKİ TECRÜBE VE ÖNERİ İÇERİR

HİÇ BİR FERDİ VE KURUMSAL WEB SİTESİ İLE İLİNTİLENEMEZ…

TEDAVİ EDİCİ DEĞİLDİR…

MAGNANOVA7 İLAÇ DEĞİLDİR…

RESMİ SİTESİ MAGNANOVA7.COM’DUR

                     HER HAKKI SAKLI OLUP,İZİNSİZ İKTİBAS EDİLEMEZ…

AŞAIĞIDAKİ BİLGİLER İLAÇLARA DESTEK ,HEKİM OLARAK TAVSİYE BİLGİLERİDİR…

REÇETE DEĞİLDİR.

SAĞLIKLA KALINIZ…

BOY UZAMASINDA I S A K’IN BÜYÜK ETKİSİ

Boyun Uzaması Kaç Yaşına Kadar Sürer? Ortalama boy uzaması kadın ve erkekte farklılık gösterir. Kadınlar 20 yaşına, erkekler ise 22 yaşına kadar uzarlar. Bunun yanında boy uzatmak için beslenme şeklinde önemli değişiklikler yapılabilir ve ayrıca düzenli egzersiz ile bu durum daha da etkili olabilmektedir.

Boyun Uzaması Kaç Yaşına Kadar Sürer?

Ortalama boy uzaması kadın ve erkekte farklılık gösterir. Kadınlar 20 yaşına, erkekler ise 22 yaşına kadar uzarlar. Bunun yanında boy uzatmak için beslenme şeklinde önemli değişiklikler yapılabilir ve ayrıca düzenli egzersiz ile bu durum daha da etkili olabilmektedir.

Ergenlik insan hayatında boy artışının en fazla olduğu ikinci dönemdir. Yeni doğan bebeklerin ortalama boyu 50 cm’dir. Bir yaşında boy yaklaşık 74 cm ile hızlı uzama gösterir. 1-2 yaş süt çocuğu ortalama 12 cm uzar. Daha sonra boy uzaması ergenliğe kadar ortalama 5-6 cm olarak devam eder. Ergenlikte kızlar 20-25, erkekler ise 25-30 cm uzar; bazı erkek çocuklarda boy uzaması 30 cm’i aşabilir. 

Kemik yaşı ne demektir?
Boyu kısa olan her çocuk ve ergende ‘el-el bileği’ röntgen filmi çekilir. Bu bize kemik yaşı olarak adlandırılan iskelet olgunlaşma derecesini gösterir. Doğum tarihinden hesaplanan yaş takvim yaşıdır. Ayrıca hormonların ve beslenmenin etkisiyle oluşan kemik yaşı da sol el bileği filmi ile anlaşılır. Mevcut kemik yaşı atlasları kullanılarak hesaplanan kemik yaşı, çocuğun büyüme potansiyelini kendi takvim yaşından daha çok, iskelet olgunlaşması göz önüne alınarak değerlendirilmesini sağlar.

Kemik yaşının değerlendirilmesi; büyüdüğünde boyunun ne kadar olacağının tahmin edilmesine de yardımcı olur. Aynı zamanda doğan çocukların fiziksel gelişimi birbirlerinden çok farklı olabilir. Ergenlikle ilgili değişikliklerin oluşmaya başladığı yaş döneminde bu farklılıklar daha da belirgin hale gelir, kemik yaşı tayini burada yardımımıza koşar.
AMA BUDA KESİN SONUÇ ARACI DEĞİLDİR..
Çocuğunuzun boyunu hesaplayın
Çocuğun boyunun belirlenmesinde anne ve babanın boy uzunluğunun etkisi var. Çocuğun büyümesini tamamladığında, beklenen boyu, yani hedef boyu şöyle hesaplanabilir:

Erkekler için:
Babanın boyu + (annenin boyu + 12.5 cm ) / 2

Kızlar için:
(Babanın boyu – 12.5 cm ) + annenin boyu / 2

Kızlar 25 erkekler 30 cm uzuyor
 Ergenlik, insan hayatında boy uzunluğu artışının en fazla olduğu ikinci dönemdir.

 Yeni doğan bir çocuk, bir yaşına geldiğinde boyu 74 santimdir. Yani 50 santim doğduğunu düşünürsek, 24 santim boy artışı olmuştur. 1-2 yaş arasında ortalama 12 santim boy artışı olur. Ondan sonra da ergenliğe kadar, çocuklar yılda ortalama 5-6 santim uzarlar.

 Ergenlikte kızlar 20-25, erkekler ise 25-30 santim uzarlar. Bazı erkek çocuklarında ise ender olarak boy uzaması 30 santimi aşabilir.

 Ergenlik dönemindeki hızlı boy artışının nedeni kızlarda artan östrojen, erkeklerde ise artan testosterondur.

 Kız çocuklarında ergenlik döneminde salgılanan östrojen, boy uzamasını sağlayan büyüme kıkırdakları üzerini hızla kemikleşip kapanmasına neden olur. Bu yüzden halk arasında reglden sonra kız çocuklarının boyunun uzamayacağına inanılır. Ama reglden sonra da kızların boy uzaması durmaz, sadece çok yavaşlar.

 Düzenli regl görenlerde boy artışı, ilk reglden sonra ancak 5-6 santim civarında artar.

Burada iyi bir müdahele ile 8-12 cm boy etkilenebilir…

Boy Uzamasına Etki Eden Olumlu ve Olumsuz Faktörler Nelerdir?


·    Genetik: DNA, bir kişinin boyunu belirleyen ana faktördür. Bilim adamları, yüksekliği belirleyen 700’den fazla farklı gen tanımlamıştır. Bu genlerin bazıları büyüme plakalarını etkiler ve diğerleri büyüme hormonlarının üretimini etkiler. Normal boy uzunluğu aralıkları etnik kökenlere göre de farklılık gösterir. Yine bu da DNA’lar tarafından belirlenir. Down sendromlu, Noonan sendromlu veya Turner sendromu gibi bazı genetik sorunları olan çocukların yaşıtlarından daha kısa olması beklenir. Marfan sendromu olanlar ise daha uzun olma eğilimindedir.

·    Hormonlar: Vücut, büyüme plakalarına yeni kemik yapmasını söyleyen hormonlar üretir. Büyüme hormonları olarak adlandırılan bu hormonlar hipofiz bezinde yapılır ve büyüme için en önemli hormon grubudur. Bazı sağlık koşulları vücudun yaptığı büyüme hormonlarının miktarını kısıtlayabilir ve boy kısalığına yol açabilir. Konjenital büyüme hormonu eksikliği adı verilen nadir genetik durumu olan çocuklar, diğer çocuklardan çok daha yavaş uzar.

·    Tiroid hormonları: Tiroid bezi büyümeyi etkileyen hormonlar üretir. Düşük tiroid veya büyüme hormonu seviyeleri daha yavaş büyüme oranlarına ve daha kısa yetişkin boyuna yol açabilir.

·    Seks hormonları: Ergenlik dönemindeki hızlı boy artışının nedeni kızlarda artan östrojen hormonunun, erkeklerde artan testosteron hormonunun, büyüme hormonunun etkisini arttırırken aynı zamanda kendileri de boy uzamasını uyarır. Kızlarda salgılanan östrojen hormonunun boyun uzamasını sağlayan büyüme kıkırdakları üzerindeki olgunlaştırıcı etkisi fazla olduğu için,  adetlerden sonra büyüme kıkırdakları hızla kemikleşip, kapanabilir….

Bu nedenle, adetlerden sonra kızların boyu biraz az uzar.

Düzenli adet görenlerde boy artışı, müdahele edilmez ise,

ilk adetten  sonra ancak  5-7 santimetre civarında olur. 

·    Cinsiyet: Erkekler kadınlardan daha uzun olma eğilimindedir. Erkekler aynı zamanda kadınlardan daha uzun süre büyümeye devam edebilir. Ortalama olarak, yetişkin bir erkek yetişkin bir kadına göre 14 cm daha uzundur.

·    Beslenme: Yetersiz beslenen çocuklar genellikle çocukluk döneminde beklenenden daha kısa ve küçüktür ancak uygun beslenme ve alınan önlemler ile yetişkinliğe ulaşmadan bu fark kapanabilir.

·    İlaçlar: 

BU KONU ÇOK ÖNEMLİDİR…

Bazı ilaçların kullanımı büyümeyi yavaşlatabilir. Kortikosteroidlerin kronik kullanımı bunun olası bir örneğidir. Bununla birlikte, Astım gibi sıklıkla kortikosteroid gerektiren kronik hastalıklar da büyümeyi etkileyebilir.

·    Kronik hastalıklar: Kistik fibroz, böbrek hastalığı ve Çölyak hastalığı gibi sağlık sorunları, beklenenden daha kısa bir yetişkin boyuna ulaşılmasına yol açar. Kanserli çocuklar da daha kısa olabilir. Bunun dışında karaciğer hastalıkları, kronik bağırsak rahatsızlıkları veya romatizmal rahatsızlıklar, kronik kalp hastalıkları, astım gibi uzun süre boyunca kortizon tedavisi alınmasına sebep olan hastalıklarda boy kısalığı olabilir. Bu hastalarda bir yandan büyüme hormonu salınımı olumsuz etkilenirken, aynı zamanda ergenliğe geç girilmesi sebebiyle çocukların boyları kısa kalır.

·    Psikolojik durum: 

Ergenlikte boy uzunluğu ve psikolojik durum arasında net bir ilişki mevcuttur. Yaşanan psikolojik problemler hormonların işlevini negatif etkiler. Ebeveynlerden herhangi birinin kaybedilmesi, ev ortamından uzaklaşma ya da yoğun sınav stresinin mevcut olduğu durumlarda, öncelikle ergenliği başlatan birtakım hormonlar ve büyüme hormonu salınımında yetersizlik gelişir ve yeterli boy uzaması görülmez.
 

Boy Uzaması Ne Zaman Durur?


Östrojen hormonunun büyüme kıkırdağını kapatma yani kemikleştirme etkisi testosterondan daha fazladır. Bu yüzden erkekler, kızlardan daha uzun süre uzarlar. Seks hormonları, önce hızlı boy artımına yol açarlar, daha sonra da büyüme kıkırdaklarında kapanmaya yol açtıkları için büyümenin durmasına neden olurlar. 

Seks hormonlarının boy arttırıcı etkilerini gösterebilmeleri için, ergende tiroid hormonu ve büyüme hormonunun da normal düzeylerde salgılanması gerekir. Ergenliğin ileri dönemlerinde kemik epifizlerinin (büyüme kıkırdağı) kemik uçlarıyla kaynaştığını gösteren radyolojik görüntü, yaş ne olursa olsun, artık daha fazla büyüme olmayacağını kanıtlar.

Büyüme ve Gelişme Döneminde Çocuklarda Boy Uzunluğu Arttırılabilir Mi?


Boyu etkileyen bazı unsurlar kontrol edilebilirken, bazıları kontrol edilemez. Genetik ve DNA’dan kaynaklı olanlar dışında çevresel birtakım değişkenler ile boy uzunluğu artırılabilir. Tersi durumda da beklenenden daha kısa kalma ihtimali vardır.
Beslenme uzmanları, çocukların ve gençlerin bol miktarda meyve ve sebze ile dengeli ve yeterli bir diyet benimsemelerini önerir. Bu, gelişmeleri için gereken tüm vitamin ve mineralleri almasını sağlayacaktır.

Protein ve kalsiyum özellikle kemik sağlığı ve büyümesi için önemlidir. Bazı protein açısından zengin gıdalar şunlardır: 

–    Et ve kümes hayvanları, 
–    Deniz ürünleri, 
–    Yumurta, 
–    Baklagiller, 
–    Fındık ve yağlı tohumlar. 

Bazı kalsiyum yönünden zengin besinler ise şunlardır: 

–    Yoğurt, 
–    Süt, 
–    Peynir, 
–    Brokoli, 
–    Brüksel lahanası, 
–    Soya fasulyesi, 
–    Sardalya, 
–    Somon.
–    Surutka
Yeterince uyumak büyümeye etki eden bir diğer önemli faktördür. Uyku, çocuklarda ve gençlerde büyüme ve gelişmeyi destekler. Derin uyku sırasında vücut, büyümesi için gereken hormonları serbest bırakır. Bu nedenle yeterli uyku almak yeterli boy uzaması, büyüme ve gelişmeyi destekler. Derin uyku için uykunun kaliteli olması gereklidir….

Düzenli egzersiz yapmak boy uzunluğu ile ilgili olduğu gibi normal fiziksel gelişim için de önemlidir. Örneğin, dışarıda oynamak veya rutin şekilde spor yapmak kemikleri daha sağlıklı, daha yoğun ve daha güçlü hale getirebilir.

                                I S A K’IN  BOY UZAMASINA ETKİSİ

7 Molekülden oluşan ISAK içeriğindeki yüksek doz  D vit,B12,Magnezyum,B-Glukan,Kara Mürver extratı,Demir ve Çinko molekülleri nedeni ile bedensel ve ruhsal dinginliği sağlar…

I S A K VE AKABİNDE REÇETE EDİLEN DİĞER MOLEKÜL VE AMİNO ASİTLER ,BESLENME TARZI DEĞİŞİKLİĞİ,EXERSİZLER İLE BEKLENEN KADER BOYU 7-12 CM ARASINDA DEĞİŞİKLİK GÖSTEREBİLİR…

BOY UZATMA AMAÇLI OLARAK  BELİRLİ TAHLİLLER İSTENDİKTEN SONRA 3 E R AY ARA İLE 1 YILDA 4 KEZ I S A K UYGULAMASI  VE AKABİNDE  AMİNO ASİT VE YARDIMCI  MOLEKÜLLER İLE UZAMA YÖNÜNDE  ÇOK POZİTİF SONUÇLAR ALINABİLİR…

LAKİN MUCİZE CENAB-I HAK İŞİDİR…

32 SENELİK HEKİMLİK YAŞAMIM BOYUNCA,
MUCİZECELER BEKLEMEDEN TEDAVİYE RİAYET EDİLİR İSE  ,BEKLENEN KADER BOYUNUN 7-12 CM ARASINDA DEĞİŞEBİLDİĞİNİ TESPİT ETTİM…

I S A K DÜNYA TARİHİNE ADINI YAZDIRDI!

COVİD 19 BULAŞI %0,3 (BİNDE 3 ) ENTÜBE VAKA SIFIR,ÖLÜM SIFIR

Ocak 2021 itibarı ile Covid Pandemisi bulaş oranı

%0,3 (binde 3) ile Dünya tarihine adını yazdırmıştır I S A K

Dünya yüzeyinde üretilmiş hiç bir aşı hiç bir extrat bu başarının yakınına dahi uğrayamamıştır…

Halkıma onur ve büyük gururla ifade etmek isterim ki,

Daha iyisi bulunana dek

Dünya’da 1 numara

I S A K ‘TIR……

9 TÜRK’E KARŞI SADECE 1 MÜLTECİ COVİD 19 HASTASI OLUYOR…

Bakanlıktan israrla verileri açıklamasını istememize rağmen,

Veriler açıklanmadı …

Lakin kabaca durum böyledir….

9 Türk’e karşı 1 Mültecinin Covid hastası olması,cinsel üretkenliklerinden değildir….

2015’te sınır kapılarından bunları aşısız alıyorsınuz,Unuttuğumuz hastalıkları hortlatacaksınız diye diye bas bas bağırıp,

Bakanlığımızın harekete geçmesinden kaynaklıdır…

Takriben o dönem aşılanmıştır…

Şu an bağışıklıkları bizim ilk okul çocuklarımız kadar yüksektir…

Bir dğer faktörde Sınır kapılarımızdan ,

Ülkemize kaçak olarak sokulan, Malarya(Sıtma) aşısını çoğu vurdurmaktadır…

Olay budur…

İtiraz olan varsa ben buradayım

DENESEK NE KAYBEDERİZ?

Cumhurbaşkanı ve Sağlık Bakanı’na maille öneri sundu Antalya’nın tanınmış Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Savan Günay, korona virüsün tedavisinde sonuç verebilecek, “Aşı uygulamasını”, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’ya maille öneri olarak sundu.

Cumhurbaşkanı ve Sağlık Bakanı’na öneri sundu …

Antalya’nın tanınmış Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Savan Günay, korona virüsün tedavisinde sonuç verebilecek, “Aşı uygulamasını”, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’ya  öneri olarak sundu.

 

Dr. Savan Günay’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Sağlık Bakanı Koca’ya gönderdiği mailin içeriği şöyle:

“Sayın Cumhurbaşkanım, 
Sayın Sağlık Bakanım;
Antalya’dan Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Savan GÜNAY olarak; Size korona virüsüyle mücadelede çok önemli olduğunu ve işe yarayacağını düşündüğüm bir ‘Aşı uygulaması’ hakkında bilgi aktarmak istiyorum;

Çocuk doktorluğu yaptığım 30 yıllık süre içerisinde, “İmmün sistemin güçlendirilmesi” için de çok sayıda çalışma ve araştırma yaptım. Bu çalışmalarım sonucunda, halen bağışıklığı düşük seyreden hastalarıma uyguladığım 7 dozluk ISAK çalışmam bulunuyor. Ve bu çalışmayı uyguladığım hastalarımın virüs ve bakterilere karşı direncinin çok yükseldiği, sürekli hastalanan çocukların bu uygulamanın ardından ciddi anlamda toparlandığını buradan ifade etmek isterim.

KORONA VİRÜSÜNÜ TEDAVİ İÇİN ÖNERİM İSE ŞÖYLEDİR; 

Korona virüsün, salgını en şiddetli yaşayan, Çin’de bile çocuklarda görülme oranı % 2, çocuk ölüm oranı 1000’de2’dir. Bunun nedeni şudur; Doğduğundan itibaren zayıf mikroplara donatılmış aşı uygulanan çocuklarda bağışıklık ciddi anlamda yükseliyor… 
Ölen 1 veya 2 vakanın da aşısız veya kronik hastalıkları olmasından bahsediliyor.
Bu gelişmeler üzerine önerim şudur;
Tüm Dünya, bağışıklığı çok hızlı arttıran Kızamık ve Polio Aşısını erişkin popülasyona rapel doz olarak tekrar uygulamalıdır… 
Bunun uygulanmasında hiçbir sakınca ve kaybedeceğimiz bir şey yoktur. 
Bu aşıların tekrarıyla hastaların bağışıklık sisteminin, aynen çocuklarda olduğu gibi yükseleceği kesin olarak gözüküyor.
D.pson veya hidroksiklorin gibi ilaçlar yine ağır hastalarda denenebilir bu süreçte… 
Ama çözüm tüm dünya popülasyonunun bağışıklığının hızla yükseltilmesindedir… 
Şu an yapılan mücadele, evde elektrik sönünce, evin şalterini açmak yerine, trafoya gidip trafoyu kurcalamaya benziyor.
Önce evin şalterine bakmak gerekiyor.
Sizin önderliğinizde toplum olarak verdiğimiz bu hayati mücadelenin başarıyla sonuçlanması hepimiz için büyük önem taşımaktadır.

Saygılarımı sunar, çalışmalarınızda kolaylıklar dilerim…